23 Kasım 2009 Pazartesi

MAC 266

Justmakeup şu yazısında 266 numaralı fırçalardaki farkı değerlendirmişti. Gerçi o birini Türkiye'den diğerini ise yurtdışından almıştı ki sonradan anladığım kadarıyla ikisi de orjinalmiş. Bu postu okuduktan sonra bendeki iki adet farklı zamanlarda Akmerkez MAC'den alınmış 266 numaralı fırçaları karşılaştırdım.



Fotolarda yakın çekimden ve ışıktan çok net çıkmasa da iki fırçayı yanya tuttuğumda bariz şekilde biri daha kısa, sapı daha ince ve birinin rengi kahveye dönük siyahken diğeri hafif ışıltılı siyah renginde. Her iki fırçada MAC'in kendi yetkili mağazasından alındı. ikisinin de üzerine "France" yazıyor. Ben bu farklılığın sebebibi anlamadım. Başka yerden alsam hangisi bilmem ama birisi sahte diyeceğim ki ikisine de babalar gibi 48 TL ( fiyatta yanılıyor olabilirim aşağı yukarı bu civardı ama) saydım. Şincik sorarım size ey MAC gurusu kardeşler! Bu farklılık nedendir acep? Bilen, duyan, başına gelen var mı? Beni bir zahmet aydınlatabilir mi?

Öğrettim, Öğrendi, Yaptı

Hep bir kız kardeşim olsun isterdim. Bildiklerimi öğrettiğim, tecrübelerimi paylaşabileceğim benim gibi, bana yakın olsun bir kız kardeş...Şimdi Duygu'cuk var. Abi Serkan'la işyerinden arkadaşız. Hem Cüneyt'in hem de benim çok sevdiğimiz bir arkadaş. Duygu aslında onun kardeşi... Duygu da şirketimizde kısa süreli bri staja başlayınca her günümüz beraber geçmeye başladı. Akşamları beraber toplanıyoruz oyun oynuyoruz, geziyoruz vs. derken aldım Duygu'yu karşıma sana ne biliyorsam öğreteceğim dedim:) En azından bir işe yarasın bildiklerim değil mi:)
Şimdilik takıdan başladık inşallah ben geliştirdikçe dikiş de öğreteceğim ona.
En az kardeşim kadar çok sevdim fıstığı...
Cumartesi gecesi oturduk masanın başına takı yapmaya başladık. Eli oldukça yatkın ve yetenekli. Eline malzemeleri ilk kez almasına karşın oldukça hoş şeyler çıktı ortaya. Malzemeye göre basit tekniklerle yapabileceği modeli tasarladım, nasıl yapabileceğini anlattım o gerisini getirdi. Bu gidişle boynuz kulağı geçecek:)












20 Kasım 2009 Cuma

Bayıldımmmmmm:)))

Dünya nüfusuna göre her kıza 2 erkek düşüyormuş.Benim HAKKIMI kim yiyorsa Haram Zıkkım olsun...



Sevgili Handan'ım yine süper bir mail ile akşamımı şenlendirdi. Hemen buraya yazmasam olmazdı tabeeeeee Çok yaşa sen Handan:))))

Nihayet :)

Edit: Cuma akşamı hayırslıyla filmimi izledim. ZAten hafta somnu tüm gazeteler, internet siteleri ve bir çok blog filmi anlatmış, kritiğini yapmış ve filmin i,zlemeyenler için tüm hayacanını öldürmüşşşş!!!
Neyse efemmmm filmin çıkışında hatırladığım tek şey Jacob'un evrim geçirmiş kaslı vücudu, Edward'ın sıskalaşmış vücudu ve kitapta mermer gibi benzetmesi yapılan ancak tüm beyazlaştırma çabalarına rağmen kamufle edilememiş göğüs kılları ile tüm Cullen ailesinin sarı-turuncu arası gözleriydi.
Zaten durgun olan bu bölümde yine de görsel efektler kullanılarak birazcık aksiyon yaratılmış.Özellikle Jacob'un koşarak Bella'nın üstünden atlayıp kurda dönüşmesi sahnesi güzeldi. Ama beklediğimi aldım mı HAYIR....Bunun sebebi ise kitabı okurken hayal ettiğim şeyleri filmde bulamamamdan kaynaklanıyor. Elbette herkesin hayal dünyası farklıdır. Çoğu insan filmin beklediği gibi olduğunu söylemiş ve filmi beğenmiş. Tatmin edici bir film ortaya çıkmış olsa da ya benim hayal dünyam biraz fazla geniş ya da bu filmden çok şu umuyordum ve aldığım umduğumun altında oldu...Yine de iklk filmin yerini kesinlikle alamayacak New Moon. Ben en çok serinin dördüncü ve final kitabı olan Şafak Vakti'ni bekliyorum.





Seriyi okuyup bitireli aylar oldu ve ben sabırsızlıkla Yeni Ay'ın gösterime girmesini bekliyordum. Evet bir vampir ve bir insanın ütopik aşkının hayranı olarak bu filmi dört gözle bekleyenlerdenimmmmm:)

Aslında Yeni Ay ilk başlarda çok durgun başlıyor. Okuyan herkesin bildiği gibi Edward Bella'yı korumak amacıyla onu terk ediyor ve Bella hayata küsüyor. Sonra şekert çocuk Jacob ile taselli bulmuşken kitabın ortalarında hatta sonlarına doğru yakışıklı vampirimiz gündeme bomba gibi düşüyor ve muhteşem aşk yeniden tam gaz yaşanmaya başlanıyor. ..



Bu akşam Kanyon Cinebonus'da 00:45'e yer bulabildik. İstanbul'daki bütün sinemalar ek seans koymalarına rağmen günler öncesinden biletler satılmış ve biz tesadüfen en son seansta yer bulabildik. Ne diyim buna da şükür:) Umarım bu kadar beklemeye değer bir şey çıkmıştır ortaya...

17 Kasım 2009 Salı

Çok Çalışmam Lazım Çokkkk

Ne yoğunum bu aralar... Bir kalabalık bir hengame sormayın gitsin...Kafamı kaldırıp bir şeyler yazmak istiyorum, bir şeyler yapmak, paylaşmak... Ne zaman bitecek bu çile yarebbimmmmmmmmmm

12 Kasım 2009 Perşembe

Ölesiye Yaşamak...

Sevgili arkadaşım Handan'ımın bu sabah gönderdiği mail o kadar güzel ve anlamlıydı ki sizlerle paylaşmamak olmazdı...

9 Kasım 2009 Pazartesi

Yarışma Sonucu

Evetttt yarışmamızın sonuna geldik arkadaşlar. Flormar ile4 ilgili yazdığım bu yazıma 08.11.2009 Pazar akşamına kadar gelen tüm yorumları inceledim. toplam 32 yorum kaydedilmiş. bu yorumların biri Bana ait, biri mükerrer olmuş ve diğeri de yorumcu tarafından silinmiş olduğu için geriye kalan 29 yorum içinde Random.org aracılığıyla yaptığım kura sonucu şanslı okuyucum 3 Kasım 2009 Salı günü yorum yazan Geziyemek.com oldu :)



Sevgili Geziyemek.com'u tebrik ediyor ve hediyesini kargolamak için adres bilgilerini yazacağı mailini bekliyorum.

Herkese Sevgiler.

6 Kasım 2009 Cuma

Duvar Stickerı Çılgınlığı

Sokak kapımın girişine yapıştırdığım çiçeğimden sonra nerde duvar stickerı görsem başından ayrılamıyorum. Ramazan ayında Şişli Cehahir AVM'nin önünde kurulan minik tezgahların birinde çeşit çeşit uygun fiyatlı duvar sitckerları almıştım.

Almıştım ama onları dolaba koymuşum unutmuşummmmmm. Geçtiğimiz cuma eve olunca annemle onları bulduk, çıkardık ve evin çeşitli yerlerine kondurduk:)





Bu şirin ağaç dalı ve kuşlar çalışma odamızda. Hemen altında Cüneyt'in çalıçştığı bilgisayar var. Çalışırken sıkıldığında, başını kaldırıp onları görünce içi açılsın istedim:)




Bu şirin mor çiçekleri yata odamın hemen girişindeki boşluğa yapıştırdım. Üzerinde uçuşan arılarına bayıldım.



Aynaları Haziran ayında alıp yapıştırmıştım. An cak aceleden aralarında istediğim gibi bir düzen oluşturamamıştım. Bu dağınıkl bahar dalları ve kuşlar hem boşlukları doldurup yamuklukları gizlerdi hem de antrenin havasını olduğu gibi değiştirdi. Resmi çekerken yamuk yumuk duran sarı çoraplı hatun da benim tabeeeeeee:)

Buı stickerlar hem çok çok uygun fiyatlı hem de istediğiniz an yapıştırdığınız zemine zerre kadar zarar vermeden çabucak çıkartılabiliyor. Silinmebilme özelliği var mı bilmiyorum çünkü kağıdı oldukça ince ama kirlendiklerinde silinmezse söküp yenisini takmak gibi bir şansım var zaten:)

2 Kasım 2009 Pazartesi

Flormar'a Tebrik ve Bir Sürpriz Yarışma

Kısa süre önce pek çok takip ettiğim blogda Flormar ile ilgili postlar okumaya başladım. Konuyu biraz araştırdığımda flormar'ın blog dünyası içinde hızlı bir tanıtım faaliyetine girdiğini öğrendim. Geçen hafta bana da bir paket geldi ürünler genel itibariyle çok güzel ve hem ambalaj hem de yapı anlamında eski Flormar'dan eser yok.

Bana gelen paket içeriği hemen hemen tanıtım yapan tüm blogdaşlarımla aynı. Bu yüzden ayrı ayrı swatch yapıp övgüler yağdırmak istemiyorum. Bana kalırsa pek çok ürününde haklı övgü aldığının da altını çizeyim ki sevgili blog arkadaşlarım beni yanlış anlayıp kızmasınlar:) Ben sadece aynı konunun her blogda yer alarak sıkıcı hale gelmesini, istemiyorum o kadar.

Aşağıdaki resimde gördüğünüz ürünler Sevgili Elif Hanım'dan bana gelen hediye ürünler;
Supershine Serisi 22 nolu oje, 122 nolu gloss ve 503 nolu lipstick ile X5Turbo Boost Rimel ve Siyah Waterproof Eyeliner. Bu ürünleri yorumlamıyorum ama size diğer Flormar ürünlerim hakkında yorum yapmak istiyorum.

Profilo Alışveriş Merkezi'nde açılan Flor Mar standını görünce çok merak ettiğim Supermatte serisinin M112 nolu, Supershine serisinin 14 nolu ojelerini, 12 nolu Holographic Lipglossu ile 218,221,217,220 ve 216 nolu Waterproof Lipliner'larını almıştım.


Hiç dudak kalemim olmadığı için ve pek kullanabileceğime inanmadığım için yerli bir markanın kalemlerini alıp fazla para vermemek için bu kalemleri tercih etmiştim. Waterproof olmasından dolayı glossum silinse bile dudak çevremde doğal bir kontür vazifesi görüyor. Yapısı biraz sert ama kalıcılığı bakımından çok sevdim ben.


Bu Glossu görür görmez çok istediğim ama Türkiye'ye gelmeyeceğini öğrendiğim MAC Dazzleglass Cream koleksiyonuna ait Cereme Allure rengine benzediği için almıştım. 218 nolu lipliner ile klombinleyerek kullanıyorum. Işıl Işıl harika tadı olan hafif bir gloss.
Çok yapış yapış olmadığı için ben çok sevdim. Bu seri bence Supershine serisine göre daha başarılı yapıda. Ama supershine serisinin renkleri çok çok daha güzel.

Supershine serisinin ojelerine baktığımda bence tartışmasız en güzel rengi bu 14 numara. Fotoğraflar her ne kadar işyerimin ışığında bulanık çıksa da bu bulanıklığa rağmen ışıltıları inadına görünüyor:) Rengi aslında daha koyu mor ama benim makineyi çözebilene aşkolsun ya da ben beceriksizim fotoğraf çekme konusunda:)

Supermatte oje serisinin çıktığını öğrendiğimde pek çok kozmetikçiye bakıp bulamamıştım. Kendi standında ise her rengi mevcut. Ben bu senenin favori renklerinden birini aldım tabeeee. Fotoyu ojeyi sürer sürmez çektiğim için parlak çıkmış. Kuruduğunda görülebilir bir matlık oluşuyor ancak Inglot veya OPI'de gördüğümüz matte ojeler kadar mat değil. Aslında Inglot'un matte ojesi var bende karşılaştırmalı fotoğraflarını koyarım bir ara.
Fotoğraflarda göründüğü üzere her iki oje de tek katta inanılmaz yoğun bir renk verdi. Flormar ojesi kullanmayan bayan yoktur herhalde. Ben en çok nar çiçeği ve rakı beyazını kullanırım. Kullananlar bilir ;kırmızı veya koyu renkli ojeleri önceden her yere renk verirdi. Özellikle kağıtlara falan sürtüldüğünde lekeler oluşurdu:) Bu serilerde böyle bir problem yok bilginiz olsun. Yapıları tamamen yenilenmiş.
İşte Flormarı tebrik etmenin temel sebebi bu. Kendini yenileyip, müşteri ihtiyaçlarını göz önüne alarak ürünler geliştirmesi nedeniyle kocaman tebriği hak ediyor bence.

Gelelim bu uzun postu okuyan sevgili dostlarıma yapacağım sürprizime... Efendim Elif Hanım'dan gelen bu beş parçalık hediyeyi 8 Kasım Pazar günü bitimine kadar bu posta yorumda bulunan okuyucularım arasından random search ile yapacağım çekiliş sonucu 1 okuyucuma toplu olarak göndereceğim ( lipstik ile lipgloss'un rengini birer kere elimin üzerine denediğimi belirteyim. ) Tek bir şartım var: Hediyeyi kazanan okuyucumun ürünleri kullandıktan sonra yorumlarını bana link vererek paylaşması...çok zor değil di mi:)

İyi şanslar:)

NARS Holiday 2009

Ben bu markayı sevmeyeyim de ne yapayım ey ahaliiiii! Yine yapmış yapacağını ve harika renkler çıkarmış ortaya.
Sevgili Pumpkin şu yazısında bu koleksiyondan aldığı ürünleri yorumlamış ve swatchlarını yapmış bile. Ben de büyük bir sabırla Kissandmakeup'a gelmesini bekliyorum. Bu gidişle Türkiye sınırlarına yeni NARS ürünlerinin girişini beklemek rüya görmekle eşdeğer oldu çünkü. NARS'ın ikili farları o kadar başarılı ki bu koleksiyonda da beni yanıltmayacağına emin olduğum için Brousse ve Eurydice'ı mutlaka alacağım.


Koleksiyonda yer alan renkler
Soft Touch Shadow Pencil
Goddess Pale champagne
Aigle Noir Smoky green
Skorpios Copper Eyeshadow Duo
Brousse Subdued purple / bronze
Eurydice Eggplant / Dusty gray
Taiga Pale yellow / Olive green
Cream Eyeshadow
Mousson Dirty green-gold

Nail Polish
Rough Andalou Holiday red
Velvet Matte Lip Pencil
Pop Life Deepened red
Toudra Deep wine red
Multiple
Luxor Pale icy pink



82 Yaşındaki Betül Mardin'den Nalan Apa'ya 40 Yaş Öğütleri

Çok sevdiğim arkadaşım Nilay bana bu yazıyı gönderdiğinde üç defa üst üste okudum ve kendi hayatıma bakıp; neler yapabildiğimi, neler yapmadığımı ama yapabileceğimin farkında olduğumu farkettim:)
Benzerlerini mutlaka okumuşsunuzdur ama bu kısa hayat dersi benim çok hoşuma gitti eminim siz de beğeneceksiniz:)

1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.

2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.

3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini “update” et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.

4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)

5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.

6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!

7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç üşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.

8. Olumlu olacaksın.

9. Bazı şeyleri kabul edeceksin: Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.

10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği olduğunu bileceksin!!!