30 Nisan 2009 Perşembe

Bir MİM Daha :)

Sevgili Ayşe beni Mimlemişşşş. Aslında her Mim olayında ayrı bir4 keyif alıyorum çünkü konular çok farklı ve insan nasıl cevaplayacağını şaşırıyor. İşte bu Mim olayımızın soruları;

1. Yıl sonunda zengin olmak koşulu ile bir yıl boyunca her gece kabus görmek ister miydiniz?
Gördüğüm hiç bir rüyayı ya da kabusu hatırlamadığım için kabus veya serap görmüşüm hiiiççç farmketmez. Zengin olmak için başka şart var mı???

2. Kör olma ve sağır olmak arasında nasıl bir seçim yapardınız?
Hmmmmm zor seçim, cevap vermek de zor. Ben hep sağlıklı kalmayı seçsem?!

3. Öleceğiniz anı bilmek ister miydiniz?
Aman yok istemem... Ölümden hiç korkmuyorum ama geleceği anı bilerek de hayatı kendime zehir etmek istemem Azrail melek gelsin alsın canımı ve gitsin...

4. Bu gecenin son geceniz olacağını öğrenseniz, birine söylemediklerinizden dolayı üzülür müydünüz?
Yok bu sebepten diil de daha hayatıma dair yaşayacağımı umduğum çok şey olduğu için üzülürdüm. Çevremdeki sevdiğim ya da sevmediğim herkese ne söylemişsem zaten söylenmesi gerekmiştir.

5.Eviniz yanıyor, aileniz ve siz kurtuldunuz. Son bir kez daha eve girme şansınız olsa, neyi kurtarırdınız?
Makyaj malzemelerimi ve parfümlerimi ehuehuhehuehuehu :p

Caramel ve Vespa sorular sizinnnn:)

29 Nisan 2009 Çarşamba

Ödül aldımmmmm:)



Ne mutluyum anlatamam bloğum ilk ödülünü aldı. Yola çıkalı çok az bir zaman oldu ama bloğumun ve paylaştıklarımın takip edilmesi üstelik bir de ödüle layık görülmesi beniçok mutlu etti:)
Penceremden yansıyan ışıkları takip eden, bloğuma değer veren, yorumlarını ve paylaşımlarını benden esirgemeyen herkese çok çok çok teşekkkür ederim. Beni ödüllendiren sevgili Pinksugar'a ise kocaman öpücüklerimi ve sevgilerimi yolluyorum.
Bu ödülü bilindiği üzere layık olduğunu düşündüğümüz bloglara göndermek gerekiyor. Ben ödülümü Sevgili Lacheen, Sevgili Ebvata ve Sevgili Ayşe'ye vermek istiyorum.

27 Nisan 2009 Pazartesi

Başlıyoruzzzzzz

Evetttt nihayet beğendiğim bir elbiseyi seçip kalıbını çıkarttım ve babamın başının etini yiyerek ilk biçkimi gerçekleştirdim:)



Tüm ağrılarıma, gözlerimin bozukluğuna rağmen 1968 (66 da olabilir) Burda'sından görüp çok beğendiğim elbisenin kalıbını çıkartmak için bayağı bir uğraştım( biraz fotonun eskiliğinden biraz da modelin desenli kumaşla dikilmesinden dolayı sadece iki parçadan oluşan kolay bir elbise sandım ama kalıbı çıkarmaya başlayınca yanıldığımı anladım ) Maalesef eski Burda kalıpları şimdikiler gibi kolay değil. Her bir pafta daha çok sayıda kalıp içeriyor, yazıları oldukça küçük ve yıpranmış olunca benim gözler kaydı tabii çıkartana kadar ama yaptım mı yaptımmmm (alkış alkış)



Elbise sandığım gibi iki değil; üç ön, dört arka toplamm yedi parçadan oluşuyor. Babamın dediğine göre oldukça zahmetli (yeni başlayan birinin ilk dikişi için)ve beni uğraştıracak bir model seçmişim ama yiğitliğe çamur sürdürmek yok bunu seçtim bunu dikeceğim diyerek koyduk kalıpları kumaşa ve biçtik. Nasıl bir şey çıkacak, neye benzeyecek, ne kadar zamanda bitecek bilmiyorum ama inşallah başarırım yoksa iflah olmam biliyorum:)

Knowing ( Kehanet )

Cuma akşamı eşimin kuzeni ve sevgilisiyle sinemaya gittik. Uzun süredir seyrettiğim en iyi filmlerden biri Knowing...Performansını her zaman çok beğendiğim ve rol aldığı her filmi önyargısız gidip seyrettiğim Nicolas Cage oynuyor başrolünde.

Konusu ise kısaca şöyle; Bir okulun bahçesindeki zaman kapsülünün içinden 1959 yılında yani bundan 50 yıl önce sadece rakamlarla yazılmış bir mektup bulunur. İlk başlarda mektuptaki rakamlar anlamsız gibi gelse de, zamanla mektuptaki sayıların dünya üstünde yaşanan felaketlerin, suikastlerin, büyük kazaların sırrını saklıyor olduğu ortaya çıkar. Ne yazık ki mektupta bahsedilen tüm felaketler gerçekleşmemiştir ve gerçekleşmemiş olanların her biri gerçekleşme yolundadır...
Korku filmlerinden hoşlanmayanların ilk başta korku filmi sanarak seyretmek istemeyeceği bir film olsa da ( ki ben kendim de öyleyim ) baştan söyliyim bu film kesinlikle korku filmi değil ancak fazlasıyla gerilim yarattığını inkar edemem. Görsel efektleri muhteşem ve kesinlikle sinema salonunda izlenerek hakkının verilmesi gereken bir film.
Kısacası ben piyasadaki diğer filmlerle kıyasladığımda açık ara Kehanet'in öncelikle seyredilmesi gerektiğine inanıyorum ve tavsiye ediyorum.

23 Nisan 2009 Perşembe

23 NİSAN
Sanki her tarafta var bir düğün.
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

İşte, bugün bir meclis kuruldu,
Sonra hemen padişah kovuldu.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

Bugün, Atatürk’ten bir armağan,
Yoksa, tutsak olurduk sen inan.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

Ah çocukluğum...özlemle andığım, kaybettiğime yandığım güzel çocukluğum...


20 Nisan 2009 Pazartesi

Antika Burda'lar

Cumartesi günü havanın güzelliği ve işyerinden erken çıkmanın verdiği sevinçle kendimi Taksim'e attım ve nihayet uzun zamandır istediğim Burda Dergisi'nin çok çok çok eski sayılarına kısmen de olsa kavuştum:)

60'lar ve 70'lere ait olanları bulmakta oldukça zorlanıyordum çünkü onların sağlamca günümüze ulaşması oldukça zordu. Mevsimin ilkbahar olmasından dolayı ve fiyatlarının tahminimin çomk üstünde olmalarından dolayı şimdilik yıpranmamış, kalıpları tam olan yaz sayılarını almakla yetindim. Dikiş öğrendikçe gidip içim acıya acıya bıraktığım kış sayılarını da alacağım inşallah.

Biraz da 80'lerin Burda'larından aldım tabii. Bu yaz bildiğiniz üzere 80'lerin gıcık olduğum vatkaları ve dar taytları geri döndü (ıyykkkk)ama bununla birlikte çok çok çok sevdiğim ve bir iki sezondur oldukça sık kullanılan fırfır detayları da bu sezon ağırlığını korumaya devam edince 80'lerin modasından da feyz almak şart oldu.

Benim tarzım oldukça feminendir. Modern-chic diye tanımlayabilirim. Elbise ve etek dışında kıyafete kıyafet demesem de şehir hayatının zorundalıklarından dolayı pantolona da hatrı sayılır derecede yer veriyorum gardrobumda. Kıyafetlerimi mutlaka ve mutlaka kişiselleştirerek kullanırım. Fırfır, fiyonk, kurdele, işleme veya çiçek deyatları mutlaka kıyafetlerimde vardır. Bu bakımdan özellikle 60'ların modası benim ruhumu yansıtıyor diyebilirim.

Şu an dikiş öğrenmeye yeni başlamış olsam da, hastalığım nedeniyle makinemin başına oturamasam da inşallah hayalimdeki şirin ve rengarenk elbiseleri dikip sizlerle paylaşacağım:)

İşte beni çok mutlu eden minik arşivim ve içlerinden beğendiğim modeller;














Resimlerin bazıları oldukça flu çıkmış kusura bakmayın. Sanırım bugüne kadar hazırladığım en uzun post bu oldu:)















17 Nisan 2009 Cuma

Dupe Renkler I

Dün akşam MAC'e gidip her zamanki gibi sadece gloss ve ruj ile çıkınca eve gidip elimdeki toplam gloss ve rujlara baktım. O kadar çok aynı rengi farklı markalardan almışım ki içim acıdı o kadar parama ne yalan söyliyim...

Vaktim oldukça elimdeki veya yeni aldığım ürünlerdeki benzer renk alternatiflerini burada paylaşmayı düşünüyorum.

İlk olarak NARS'ın meşhur Orgasm allığı ile birlikte kombinlediği orgasm gloss ile başladım çünkü bu altın ışıltılı pembe rengi benim en sevdiğim ve kurtarıcım olan renktir. Biraz baktığımızda hemen hemen her markada benzerini bulmak mümkün gibi. Bende sırf bu renge alternatif 4 ürün çıktı. Karıştırsam belki daha da çıkacaktı ama müsrifliğim ortaya çıkmasın die kapattım hemen çekmeceyi:)



Tabii ki renkler birebir aynı diil ama yanağıma Orgasm allığı sürdüm ve ardından ilk önce orgasm gloss'u sürdüm ve benzerlerini de allıkla beraber sürüp test ettim. İnanın elimde farklı dursalar bile dudakta verdikleri renk aynı. NARS'ın glosslarının tadını veya yapısını sevmeyenler için alternatif olabilir diye düşündüm. Aslında sadece Orgasm allık veya gloss diil, bahar aylarında hepimizin yoğunlukta yöneldiği renkler altın ışıltılı pembe-şeftali tonları oluyor bu tonlardaki herhangi bir makyaj için de aynı gloss veya rujlar kullanılabilir.

Bu 4 rengin dışında elimde olmayan ama yine de aynı tonlarda olduğunu bildiğim pek çok markanın ürünü de mevcut eğer sizlerde mevcutsa burada paylaşabiliriz ve bu da yeni ürün alacaklara fikir verme açısından faydalı olabilir:)

MAC Sugarsweet

Nihayet ben Sugarsweet'lerime kavuştum:)

Koleksiyondan sadece trio glossları büyük bir beklentiyle istiyordum ama sadece iki tanesini aldım. Farlardan ise hiçbirini almadım çünkü beğendiklerimin yapıları kötüydü ( Lustre formulasından ağzım yanı hayatta almıyorum ). Shade stickleri ise kullanamam diye düşünmüyorum bunun yerine paint pot'lar işimi fazlasıyla görüyor.

Taste'ye bayıldım. Simply Delicious ise hiç kabındaki rwengini vermiyor. nolurdu o güzel şeftali tonunu dudağıma verseydi alçak gloss nolcak:( Lollipop Lovin ise bingo alacaklarım arasındaydı. Harika bir rengi ve yapısı var. Normalde sadece Lustre serisini seven ben, yavaş yavaş Glaze serisinden de hoşlanmaya başladım.

Son dakika sürprizi ise; Hellokitty koleksiyonundan bende bir çok benzeri var die vazgeçtiğim Cute Ster ruj oldu:) nasıl sevindim anlatamam çünkü çok pişman olmuştum almadığıma. Bir de Sweet strawberry Lipglass için aynı pişmanlığı yaşıyorum ama çok geç biliyorummmmmmmm:(

Son olarak da bugüne kadar hiç denemediğim Slimshine serisinden Urgent! rengini aldım. Bu slimshine serisine daha önce nasıl bakmamışım hiç anlamıyorum her seferinde L.E. ürünlere dalmaktan böyle ortada duran standlara yaklaşmıyorum bile ama sevgili MUA'm Banu beni bu seriyle tanıştırdı ve ne iyi yaptı. Benim gibi kuru dudaklı ve yoğun renklerden hoşlanmayan her bayanın çantasında mutlaka 1 renginin bulunması gerektiğini düşünüyorum.Aslında Bare renginde aklım kaldı ama şimdilik kırmızı ihtiyacım olduğu için bu ihtiyacı birebir taşıyan Urgent! benim için isabetli bir seçim oldu.



Artık Gözlüklüyüm

Bir bu eksikti baş ağrılarımın bana son hediyesi 1.25 hipermetrop ile 3 numara astigmatlı bir gözlük oldu:(
Yahu ben gözlük kullanamam ki suratımda hep bir fazlalık varmış gibi hissediyorum ama ya takacağım ya takacağım durumuna gelmişim doktorun söylediğine göre pehhhhhhhh...
Lensx kullanamıyorum çünkü önceden kullandığımda iki defa gözüm mikrop kapmıştı sakarlığım yüzünden zar gibi şeyi parmaklarımın arasında tutumaya çalışmak işkence gibi geliyor ya neyse ben de pek nazlıyım sanırsam...
dün gidip aldım gözlüğümü, madem ki bunu takmak zorundayım bari en kokoşunu alayım da aynaya baktıkça içim açılsın diyip güzel taşlı bir model seçtim. Ön yargılarımın aksine oldukça hafif ama yine de alışmak zor olacak yerleri çukur çukur görüyorum ( ki asıl numaramı veremedi Doktor gözüm kabul etmediği için 3 ay sonra gerçek numaramı kullanmaya başlayacağım) baş ağrılarımı arttırdı akurken falan ala alışma süreciymiş işte zavallı gözlerim bu iki cam parçasına alıştıktan sonra onlarsız yapamayacak hale gelecek ama elden gelen bir şey yok şimdilik başladım. Yakında sıkılıp bırakmayayım die eşim habire ültümatomlar yağdırıp duruyor beyefendi gözlüklerdemn lazer sayesinde kurtuldu tabii ama hipermetropun böyle bir çaresi de yokmuş oy oy oy bu bahar bana yaramadııııııı





Gördüğünüz üzere gözlüğüm oldukça kokoş ben görünüşü sebebiyle şimdilik ısındım ama kullanma açısından başarımı zaman gösterecek

13 Nisan 2009 Pazartesi

Taçlarım

Beğenerek takip ettiğim Lacheen'in sitesinde bahsettiği ve dükkanında ürünlerine yer verdiği sevgili Ayşe'nin tasarımlarından edindim 2 tane:)





Ayşe'nin tamamı el yapımı bu taçlarını ilk gördüğüm andan beri istiyordum. Havalar ısınıp, keçeler yerine hasır kullanınca zamanlama müthiş oldu ve gördüğünüz iki güzel ve şirin şey benim oldu:)
Şirkette bir sürü bayan bugün saçıma saldırdı taçımı görünce :) ehuehuehueheue ben de pek bi sevindirik oldum tabe sadece bende olduğunu bilmek ayrı bir keyif veriyor:) ( çok hinim ama napiim:)



Bu şirin kalp ise benim hediyem:) onu da çok sevdim ve hemen şalıma monte ettim:)
Bence bu yıla damgasını vuran ve vurmaya da devam edecek şirin taçlardan edinmek istiyorsanız ve piyasadaki birbirine benzeyen klonlanmış modellerden olmasın diyorsanız sevgili Ayşe'nin bloğunu incelemenizi öneririm:)

Yeni Cherryculture Ganimetlerim

Cherryculture ile NYX markası nedeniyle tanışmıştım. Fiyat bakımından oldukça uygun ve kalite açısından da oldukça tatmin ediciydiler.
2. NYX alışverişimde Splash diye bir markanın eyeliner'larından birini alıp denemiştim ve harika sonuç almıştım. Bu seferki alışverişimde direkt olarak splash markasından 3 tane ve yine NYX markasından 1 tane eyeliner aldım. Tabii o meşhur roundloss'larından yine 1 tane ediniverdim:)





Renkli eyeliner seviyorsanız özellikle Splash'ın eyelinerının muhteşem renklerinden 1tane de olsa edinmenizde fayda var ( tabii o kadar renk seçeneğinden bir tanesini seçebilirseniz:) ) Benim ilk aldığım bol glitterlı bir eyelinerdi adı golden sea. Bu sefer günlük kullanım için rahat olması açısından parlak ama glitter içermeyen renklerden seçtim. Özellikle menekşe tonlarının moda olduğu şu günlerde, her ne kadar fotoda mavi gibi çıkmış olsa da northern light rengini şiddetle öneririm:)

Yeni MAC'lerim

Geçen hafta Hellokitty'nin son kırıntılarından kapmak için Akmerkez'e gittim ama o meşhurrrr Big Bow tahminimden daha cırtlak olduğu için almadım ve yerine başka şeyler aldım.

Yılladır bronz-şeftali tonlarında makyaj yapan ben bu sene pembe manyağı oldum çıktım. Bu manyaklık ile sanırım kozmetik hazinemdeki tüm pembe boşlukları doldurdum son zamanlarda:)





Melt in your mouth creamsheenglass muhteşem bir renk. Simsiz ve saydam. Bayıldım... Tabii ki bu koleksiyondan hiç bir glass yok MAC'lerde bunu ise, sevgili Shopaholic alıp sonradan Akmerkez MAC'e iade edince balıklama atladım hemen:)

Bir kaç gün içinde Sugarsweet ganimetlerimi de sizlerle paylaşacağım:)

8 Nisan 2009 Çarşamba

Hastayım:(

Son zamanlarda hep uykusuz, mutsuz, sinirli ve ağrılıyım.

İş yerinde uzun saatler dikkatimi vererek çalışamıyor, akşamları hobilerimi yaparken beynimde sürekli ağrı çekiyorum.

Cumartesi günü alışveriş yaparken fenalaşıp bayıldım. Her zamanki gibi başım döndü, şiddetli midem bulandı ve titreyerek kendimden geçmişim. İlk müdaheleden sonra baktım olmayacak pazartesi günü adamakıllı bir teşhis için Memorial Hastanesi'ne gittim. Orda yapılan bir dizi muayene ve tetkik sonucu boynumda aks düzleşmesi olduğu ortaya çıktı.

Doktor MR sonucunu gösterip anlatmaya başladığında şikayetlerimin bununla bir ilgili olmadığını savundum durdum ancak eve gidip konu hakkında biraz okuyunca ve başka hastaların şikayetlerini görünce benzer problemleri yaşamada tek olmadığımı gördüm.

Dün itibariyle fizik tedaviye başladım ancak doktorun söylediğibne göre akslar asla eski şekline dönmüyormuş. Sadece ilerlemesi durdurulup boyun fıtığı olması engelleniyormuş. Tedavi olunmazsa boyun fıtığı ve damar gerilmesi yüzünden riskli bir ameliyat geçirilmesi gerekiyormuş. Yaşam kalitesini düşürüen bu garip hastalık yüzünden çok şikayetim var ama zararın neresinden dönersem kardır diyip tedavimi asla aksatmayacağım ve hayatıma dikkat edeceğim.

Eğer olur olmaz başınız ağrıyorsa ve ağrı kesicilere rağmen günlerce geçmiyorsa, uyku düzensizliğği yaşıyorsanız, sabahlaerı kalktığınızda dinlenmiş olmak yerine baş ağrılı ve yorgun uyanıyorsanız, olur olmaz yerlerde göz kararması-baş dönmesi ve şiddetli mide bulantısı oluyorsa,güçsüzleşip eskisi kadar ağır kaldıramıyorsanız ve ellerde yada parmaklarda uyuşma oluyorsa ( uyuşma ileri safhalarda görülüyor) sakın bahar yorgunluğu demeyin ve hemen bir doktora görünün. Benden söylemesi

7 Nisan 2009 Salı

Yeni Bir MİM:)

Sevgili Shopaholic (Daha yüzyüze tanışmadan sevgimi kazanmış kokoş şirine:)) beni Mimlemiş:)

Bu üçüncü Mim'imde soru şöyle;Eğer erkek olsaydım yapacağım ve yapmayacağım 5'er tane şey ne olurdu?
Oyy Oyy Oyyy bu konuyu daha bir kaç gün önce bir arkadaş toplantımızda kızlarla konuşmuştuk tesadüfün bu kadarı:)

Efenim eğer ki erkek olsaydım;

1. Sevgilimi/eşimi, ne yaparsam yapayım susmayacağını ve sonuçta kim haklı olursa olsun kendisinin haklı olduğunu düşündüğünü bildiğim için sabırla ve sevgiyle dinlerdim ve bunun onun için ne kadar önemli olduğunu anlamaya çalışırdım?! ( Cüneytttt duyuyor musun? )

2. Daima bakımlı, temiz ve sakalsız gezerdim.

3. Eğlenceli, romantik ve hayattan tad almayı becerebilen faklı bir adam olurdum.

4. Karı kız peşinde koşmadan önce kariyerimi ve geleceğimi garanti altına alıp, gözde bekarlar arasına katılırdım.

5. Kadın-Erkek ilişkilerinde medeni olurdum. Tek taraflı beklentilerimi dayatıp karşımdakini kendimden kaçırmak yerine paylaşımcı olurdum. Dünyanın erkeklerin etrafında dönmediğini bilirdim.

Erkek olsaydım;

1. Cool gözükmek uğruna dar, şeffaf, yırtık vs. abidik gubidik kıyafetler giymezdim.Erkek erkek gibi giyinir karrrdeşim.

2. Kadınlar gibi takıp takıştırmazdım. Erkek dediğin bir alyans takar bir de saat o kadar
3. Saçlarımı uzatmazdım, kıllıysam metroseksüellik akımına uğrayıp onları aldırmazdım. Doğal olurdum doğal!
4. Eşim varsa çok alışveriş yapıyor diye kızmazdım. Onun da deşarj olmaya ihtiyacı var diye düşünürdüm:))))
5. Eğer gerçekten erkek olsaydım kadınları yollarda, sokaklarda, trafikte taciz etmez; onları seks objesi gibi görmezdim.

Evet şimdi sıra bende...Sevgili Caramel ile Marjo'yu bu güzel soru ile Mimlemek istiyorum:) ve bu eğlenceli MİM için Shopaholic'e teşekkür edip huzurlarınızdan ayrılıyorum.

3 Nisan 2009 Cuma

Saçlarım Dökülüyor Ey Ahali!

Ne yaptıysam durduramıyorum, nasıl oldu bilmiyorum saçlarımı kurtaramıyorum:(((((
30 yaşındayım ( hatta 31:( ) bu yaşıma kadar bir gram saç dökülmesi problemi yaşamamama rağmen son iki aydır bir peruk çıkartacak kadar saç dökülüyor başımdan.
Halbuki saç konusunda çok titizimdir. Kerastase ürünlerini kullanıyorum yıllardır Sadece bir ara parlaklık vermesinden dolayı John Frieda'nın ürünlerini denedim ama bu markayı da kullanan ve memnun olan o kadar çok insan var ki dökülmeyi ürüne bağlamak istemiyorum.
Neyse en sonunda saç analizi yaptırdım ve D vitamini eksikliği yaşadığımı, kullandığım ürünleri de değiştirmem gerektiğini söylediler. Bu konu hakkında biraz araştırınca var olan kansızlık problemimin sonunda saçlarımı da esir almış olabileceği haberiyle yıkıldım çünkü kansızlığım kroniktir benim. Yıllardır kullanmadığım kan ilacı, iğnesi kalmadı ama hep aynı seviyede namussuz sıvı...
Sonunda baktım olmuyor Bioblas saç şampuanı, biyotin hapı ve çam terebentini aldım. İki gün önce başladım hepsini kullanmaya bakalım 1 ay sonra değişim olacak mı merakla beklemekteyim.



Çam terebentininin yarısını şampuana kattım. Şampuanı biraz sıvılaştırdı ama kokusu korktuğum kadar fena diilmiş neyse ki:) hapı ise takviye olarak alıyorum.
Terebentini alırken aktarda uzun zamandır pek çok yerde okuduğum Meşhurrrrr TALA Karınca Yumurtası Yağı'nı görünce onu da bir denemek istedim.
Aktarın anlattığına göre ve ürünün sitesinde yazılanlara göre 2-3 ay sonra bacaklarımdaki çıkmakla-çıkmamak arasında kalan, beni lazer rahatlığından mahrum bırakan, seyrek ama inatçı tüylerimden kurtulabilirmişim?!



Sitesinde ürün hakkındaki bilgiler şöyle:

Tala Nedir ?
Tala İran'dan ithal edilen bir üründür.Tala tüy dökücünün, geçmişten bugüne kadar, istenmeyen tüylere ağrısız , iğnesiz kullanımı ile orta doğuda ve uzak doğuda kadınların ve erkeklerin gözbebeği haline gelmiş bir üründür.
Yeni doğmuş bebeklerin koltuk altı ve diğer bölgelerine sürülerek ileride tüylenmesini engelleyen Tala karınca yumurtası yağı , yetişkinlerin düzenli kullanmasıyla da istenmeyen tüy sorununa çözümdür.

Tüylü olan bölge klasik yöntemlere (ağda, cımbız, epilasyon vs.) tüylerden arındırıldıktan sonra karınca yumurtası yağını tüylerden temizlenen bölgeye elinizle masaj yaparak sürün. Bu işlemi 4-5 gece yatmadan önce yapmanız ilk seans için yeterli olacaktır. İlk seans sonrasında tüylerinizin belirgin bir şekilde azaldığını fark edeceksiniz. İlerleyen aylarda aynı yöntemle işleme devam edilir. 4-6 seans(takriben 4-6 ay) sonrasında tüylerinizden tamamen kurtulmuş olursunuz
Tala Karınca Yumurtası Yağının Kullanımı
Tala tüy dökücünün Kullanımı Tüylü olan bölge klasik (ağda, cımbız, epilasyon vb. gibi) yöntemlerle tüylerden kökünden arındırıldıktan sonra karınca yumurtası yağını tüylerden temizlenen bölgeye; deriye iyice yedirecek şekilde 5-10 dk masaj yaparak sürülür. Her seanstan sonra bu işlem 4-5 geceleri yatmadan önce yapılır.

Önemli Bilgiler
Tala'nın hiçbir yan etkisi yoktur doğal karınca yumurtası yağı içerir bu nedenle yüzünüz dahil vücudunuzun en hassas bölgelerinde bile kullanabilirsiniz. Yüzünüzdeki tüylerden bir şişe karınca yumurtası yağı ile kurtulmanız mümkün.

Tüyler alındıktan sonra cildiniz tahriş olduysa duş alarak veya tahriş olan bölgeyi soğuk suyla yıkayarak bir süre cildin dinlenmesini bekleyip daha sonra yağı uygulayın. Unutmayın yağ tüyler kökünden alındıktan sonra masaj yaparak sürülür ve bu işlemi etkili olması için tüyler yeniden çıkana kadar bekleyip işlemi yeniden tekrarlanır.

İlk gözağrım:)

Sonunda dikiş makinem ile Burda Dergisi'nin Şubat 2009 sayısında gördüğüm bir çocuk elbisesini yaptım:)))

Çok mutluyum çok:) Hiç dikiş bilmediğim için bu basit şey bayağı uğraştırdı ama öğreneceğim elbet, azimle ilerliyorum:)







Elbette kalıbı çıkarma,kumaş yönünü ayarlama, kenar kıvırma konularında bayağı ter döktüm. Teğel üzerinden bile dikişi düzgün yapamadım, kaydırdım, yamuk diktim, söktüm, yeniden diktim vs.
Ayrıntılara bakınca acemiliğim bayağı belli oluyor ama dedim ya ilk göz ağrım o... yamuk da olsa kuzen mutlaka giyecek, havaya zıplayacak ve boynuma sarılacak:)

En kısa zamanda kendime bir şeyler dikmeyi planlıyorum tabii canım babam sorularımdan cinnet geçirmezse:)